27 Mart 2011 Pazar
24 Mart 2011 Perşembe
Ali Yalçın, AKP Milletvekili Aday Adayı
13 Mart 2011 Pazar
Mustafa Başoğlu, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası (Sağlık-İş) Genel Başkanı
Başoğlu’nun kendisi 75 yasinda, yani 25 yasindan beri baskanlik yapmis Saglik-Is sendikasina. Ki, bu sendika 1961’de kurulmus, yani Başoğlu kurucu baskan konumunda.
Yaptigi is hakkinda herhangi bir fikrim yok. 50 yildir baskanlik yapmasina ragmen göz yaslariyla görevine veda etmesi ve vedasinda “Bazıları ittifak yaparak 'artık Başoğlu'nu çöpe atalım' dedi. Bunu yaparken de yaşlılığımı bahane ettiler. 50 yıl hizmet veren bir insanı sandığa gömecekseniz gömün. Sezar'ın bir, benim 10-100 Brütüs'üm vardı. 'Başoğlu, hasta, yaşlı' dediler. Herkes yaşlanabilir, hastalanabilir. Bakalım, görelim ne yapacaklar. ” gibi ifadelerde bulunmasi, kendisini ister istemez komik duruma düsürmüs. Belki de cok iyi bir baskandi, ama internetteki yorumlara da bakinca, kendisi hakkinda daha cok „ne koltuk sevdasiymis, genclerin önünü ac, ne doymazmis, amca git biraz hayatini yasa, babanin mali mi o koltuk“ gibi sözlere de muhatap olmak durumunda kalmis.
Insan nerede birakmali bir isi iyi bilmeli. Yoksa sonu cok hazin olabiliyor . Başoğlu örnegi bunun icin en somut örneklerden biri.
Saglik-Is’in internet sitesine söyle bir göz atinca, Basoglu’nun neden bu baskanlik koltugunu vermek istemedigi hakkinda bir fikir edinebiliyor mantikli düsünebilen insan. Konusmasinda „6 aydir bana sendikada is yaptirmadilar“ dese de, sitedeki son bir ayda yayinlanan basin bildirileri seckisi söyle:
- Başoğlu: “Demokrasi Günesi, 28 Subat sürecini kar gibi eritti” (04.03.2011)
- Genel Başkanımız Mustafa BAŞOĞLU ve Ankara Şube Başkanı Doğan ALIÇ ile birlikte BBP Genel Başkanı Yalçın TOPÇU’ya ziyarette bulundu. (03.03.2011)
- Başoğlu: „Bin yil sürecek 28 Subat iddiasini Demokrasi Günesi bir yilda eritti“ (02.03.2011)
- Başoğlu: „Prof. Dr. Necmettin Erbakan’in ölümü, Türk Siyasi hayatinda büyük bir bosluk meydana getirmistir“ (28.02.2011)
- Başoğlu: „Libya’da yapilan tahliye takdire deger bir davranistir“ (25.02.2011)
- Başoğlu: „Libya olaylarini kiniyorum“ (22.02.2011)
- Başoğlu: „Sivil-Asker ayrimi gerceklesmistir“ (16.02.2011)
- Başoğlu: „Biz her seye ragmen KKTC’yi desteklemeye devam edecegiz“ (08.02.2011)
- Başoğlu: „Sayin Yekta Güngör Özden, bos sözlerle toplumu yaniltiyor.“ (06.02.2011)
Basliklardan da anlayabildigimiz gibi, Saglik Iscileri Sendikasi Baskani, son bir ayda bayagi faal bir sekilde gündemi mesgul eden, ama kendi sendikasiyla alakasi olmayan konular hakkinda bol bol fikir beyan etmistir. Sendika'nin sayfasini sahsi blogu gibi kullanmis. Bu yüzden de kendisini cok mühim biri olarak görmekte, Sezar ile kiyaslamakta. Tam anlamiyla gercekciligini kaybetmis, Basoglu. Ibretlik bir durum.
Bir ihtimal Milletvekilligine adayligini aciklasin. Malum, artik emeklilik zamani, ve biraz da olsa emekli gibi yasayabilir.
10 Mart 2011 Perşembe
Süleyman Demirci, AKP Ünye İlçe Tanıtım ve Medya Başkanı
Önce haber ve bilgilendirme:
Ordu’nun Ünye ilçesinde, AKP Ünye İlçe Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci, Facebook’taki sayfasına, başı açık kadınlar için “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” yazdı.
AKP Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat’ın da bulunduğu bir toplantıya katılan yurttaşlar, Ünye Imam Hatip Lisesi mezunu Demirci’nin yazdıklarını “ahlaksızlık” olarak niteledi. Hamarat’ın yaşananlar karşısında sessiz kalması karşısında ise yurttaşlar, Hamarat’a “Gerekeni yapmalısınız, aksi takdirde sizin de bu düşünceye sahip çıktığınızı düşüneceğiz” dedi.Demirci’nin aldığı sözlü uyarsı sonrası Facebook’a yazdığı yazıyı sildiği, kadinlardan özür dileyerek partiden istifa etmek zorunda birakildi. Olayla ilgili henüz hiçbir disiplin cezası almadığı belirtildi.
1972 dogumlu Demirci hakkinda Ünye Ak Parti’nin internet sayfasindaki bilgilerede söyle bir paragraf geciyor: „Siyasete, Refah Partisinde Gençlik kollarında başlayan Demirci, daha sonra Fazilet Partisi Ünye ilçe yönetiminde Tanıtım ve medya başkanı olarak görev yaptı. Ak Parti kurulduktan sonra bu partiye üye olan Süleyman Demirci, bugüne kadar kendisine verilen tüm görevleri elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalıştı.“
Yazilan cizilenlere yorum yok. Böylesine rezalet bir zihniyetin yorumlanacak bir yani kalmamis. Bu zihniyetin herhangi bir sekilde „Baskan“ olarak muamele görmesi, bu ülkedeki baskanlik kavraminin ne kadar icinin bosaldiginin göstergesidir. Bir sürü kompleksli erkek, kendi egolarini tatmin etmek adina icat etmisler sanki bu „baskanlik“ olayini.
Benim dikkatimi ceken daha cok, Ünye AKP’nin internet sitesinde kendisi icin yazilan „bugüne kadar kendisine verilen tüm görevleri elinden geldigi kadar yerine getirmeye calisti.“ cümlesidir. Bu tarz cümleler karnede, is referanslarinda beceriksiz, yetersiz, basarisiz kimseler icin kullanilir. AKP yetkilileri bu noktada isabetli bir tanimlamada bulunmus en azindan.
Prof. Dr. Orhan Çeker, Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı
Kizmaniz gereken kendiniz, sayin kamuoyu. Cünkü bu hukuku her seyden üstün gören zihniyetin senelerdir bu ülkeyi yönetmesine, ve senelerdir adim adim bu hukukun de facto uygulanmasina, halk arasinda esas alinmasina sebep olan, bu kimseleri defalarca secip, iyice kurumlara yerlesmesini saglamanizdir.
O yüzden Orhan Ceker’de bir kabahat yok. O kendi hukukunun esaslarini deklare ediyor.
Erdoğan Bayraktar, TOKİ Başkanı
AK Parti'den vekil olmak için istifa eden TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın "Eğer seçilirsem, biraz da emekli gibi yaşayıp, torunlarıma vakit ayırmak istiyorum" diyerek, bu ülkede her baskanin örnek almasi gereken bir davranis sergiledi.
Baskanlik döneminde cok calisan, ve özellikle de Türk Telekom Arena'daki propagandaministervari konusmasiyla Türkiye'nin gündemine yer edinen Bayraktar, sebep oldugu skandaldan dolayi, ülke capinda Galatasaray'in stadinin sadece ve sadece Basbakanin sayesinde gerceklestigi sanrisinin yerlesmesine yol acarak, milletvekili olmayi hak etmisti.
E, bir baskan milletvekili olunca elbette bir baskan gibi calismicak, ayazin cok oldugu Ankarada sicacik milletvekili lojmaninda yan gelip yatacaktir. Iste benim milletvekilim, badem biyigina kurban!
9 Mart 2011 Çarşamba
Nurettin Özgenç, KOBİDER Genel Başkanı
Günün bombasini KOBIDER Genel Baskani Nurettin Özgenc, hic üzerine vazife olmadan feminizim ve kadin erkek esitligi hakkindaki yobaz ve gerikafali demecleriyle patlatmistir. KOBIDER Genel Baskani sifatiyla verdigi bu demeci 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe denk getirmesi de ayrica piskinlikte son noktadir.
Yazi bir cok yerde konusulacaktir. Ben dört noktaya dikkat cekmek istiyorum.
Biri, kadin ve erkegin neden esit olmadigina dair verdigi „bariz“ örneklerden ikisi „kadın erkek aynı lokantada,aynı çatal bıçakla yemek yerken neden ayrı tuvaletleri kullanırlar“ ve „Niçin hastabakıcılar, hemşireler, çocuk yuvaları gibi şefkat ve merhamet isteyen kurumlarda çalışanların çoğu kadındır?“.
Dün Simpsonslarin yeni bölümleri vardi TV’de, dikkatimi vermedim ama su sahneyi fark ettim yinede. Simpsonlar ailecek bir oyuncak dükkanindalar. Lisa’da kendisine disi bir yunus baligi oyuncagi aliyor. Dükkanin bir aksiyonu da, aldiginiz bu oyuncaga uygun bir kiyafet secebilmeniz. Dükkandaki satici ile Lisa arasindaki diyalog, asagi yukari söyle: Lisa disi yunus icin „doktor“ kiyafeti istiyor, satici bayan ona hemsire kiyafeti öneriyor. Lisa pilot diyor, satici hostes üniformasi veriyor. Lisa hakim diyor, satici sekreter kiyafeti veriyor vs.
Simponslar Amerikan bir cizgi dizi, ve Türkiye’nin degil, Amerika’nin dertlerini konu ediniyorlar elbette. Yani bu erkek egemen toplumunun kadinlara bictigi roller sadece bizim yobazlarda yok. Sadece Islamiyet’e özgü bir durum degil. Görünüs o ki, tek tanrili dinlerin etkisiyle olusmus tüm toplumda böyle bir düsünce ve rol bicme egilimi var.
Trajikomik olan, KOBIDER Genel Baskani, kendi kurduklari düzenin sonuclarini dogal bir olusummus gibi sunup „hani bakin, esit olsalar böyle mi olurdu“ diye kadin ver erkekler arasindaki esitsizlik adina „bariz bir örnek“ olarak sunmasi.
Diger iki örnek ise, kadini bir „mal“ olarak sunup, kadin ve erkek arasindaki farkliliklara isaret ederken, neden bu durumu dillendirince kadinin asagilandigini sorgulamasi. Ilk örnek „aynı hammadden yapılmış olan cam bir ürün olan bardak ve tabağın nasıl ki farklı işler gördükleri gibi kişilerde insan olarak iki ayrı cinsiyette doğar ve farklı işler yaparlar“, digeri ise cok tartisilan ve mansetlere düsmüs “fiş prize eşit değildir Ama hangisi daha üstündür? Bir hüküm verilebilir mi?“
Efendim, öncelikle, insanlari nesne, yok yok, MAL olarak anlatmaya calistiginiz zaman, sizin insanliginizdan ve iyiniyetinizden süphe ederiz. Ne kadin, ne de erkek bir tabak, bardak, fis ya da priz olarak tarif edilmeyi hak etmiyor. Fis, priz karsilastirilmasindaki igrenc cinsel yaklasimi da gözardi etmeyelim. Kaldi ki, kadin ve erkek arasindaki farklari ortaya cikarmak istediginizde daima kadinlari daha zayif, daha akli noksan, daha beceriksiz olarak gösterirseniz, elbette kadini neden asagiliyorsunuz diye sorariz. Kadini üstün gördügünüz noktalar sadece sevkat ise, elbette kadinlar "sadece" sekreter, hemsire, hostes olurlar.
Bu zat, Feminizm’i tamamen yanlis anlamis. Islamci erkekten ne beklenir ki dersiniz olur biter. Ama iste, kendisi de „Eski bir Feministin itiraflari“ diye yazi yazabilen kadinlarin da icinden ciktigi, ve 8 senedir Türkiye’ye tamamen hakim olan bir zihniyetin temsilcisidir. Ve bu zihniyetin önümüzdeki secimden de tek basina iktidar cikacagini bilmek, ve bu zat gibi donanimsiz ve geri kafali insanlarin belki de bir daha cikmamak üzere devlet kurumlari ve ekonomik kurumlarinin idaresine yerlestigini bilmek, bu adamlarin memlekete yön vermesini bilmek, bu ülkede kiz cocugu büyütecek olmayi belki de bu dünyanin en önemli ve zor islerinden biri yapiyor.
Not: Fis mi üstün priz mi sorusuna cevap olabilecek bir nesne